İnsan vücudunda oluşan toksinleri ve atıkları vücuttan uzaklaştırma görevini böbrekler üstlenmektedir. Böbreklerin yeterli çalışmadığı durumda diyaliz tedavisi uygulanır. Kronikleşen böbrek hastalıklarında önemli bir yeri bulunmaktadır. Diyaliz nedir? Neden girilir? Sorularının cevapları yazımızda.
Vücudun önemli organlarından olan böbrekler, gıdaların sindirilmesiyle ortaya çıkan zararlı ve atık maddeleri idrar yoluyla dışarı atar. Böbreklerin görevlerini yerine getiremediği durumlarda vücutta oluşan maddelerin yarı geçirgen bir zar yardımıyla süzülmesine diyaliz adı verilir.
Protein metabolizması sonucunda meydana gelen üre, ürik asit gibi ürünlerin uzaklaştırılması, serum elektrolitlerinin vücuttaki dengesini sağlaması, yeterli ve dengeli düzeyde protein ve enerjinin vücuda verilmesi ile malnütrisyon engellenir.
Böbrekler aynı zamanda önemli hormon ve maddeleri de salgılar. D vitamininin aktifleşmesinde görevlidir. Kronik böbrek hastalıklarında böbrek bunun gibi bazı işlevlerini yerine getirememektedir. Diyaliz yöntemi de böbreğin salgılama görevini gerçekleştiremez.
Böbreklerin yeterli ve uygun şekilde çalışmadığı durumlarda gerekli işlevler yerine getirilmez. Vücuttan atılamayan atık ve mineraller birikmeye başlar. Bu durumda tedavi yöntemi olarak diyaliz uygulanır.
İşlemin gerçekleştirilmesi için özel tedavi merkezleri ve alanlar bulunur. Diyaliz merkezi olarak adlandırılan bu yerler kronik böbrek hastalıklarında tercih edilir. Hemodiyaliz ve periton olarak iki yöntem vardır. Sürekli olarak renal replasman tedavisi için bilinen CRRT diyalizi ve daha çok akut böbrek yetmezliği durumlarında yoğun bakımdaki hastalar için kullanılır ve hemofiltrasyon adıyla da bilinmektedir.
Hemodiyaliz en sık uygulanan diyaliz yöntemidir. Atıkları ve fazla suyu “hemodiyalizör” ile vücuttan uzaklaştırır. Vücuttaki kan hemodiyalizöre girer, kan filtrelendikten sonra vücuda geri döner. Vücut ile hemodiyalöz arasında kan akışını sağlamak için vasküler girişe ihtiyaç duyulmaktadır. Arteriyovenöz fistül, sıklıkla tercih edilen vasküldür. Arteriyovenöz greft, arter ve ven bağlantısını sağlamak için tüp kullanılır. Diyaliz kateteri, santral venöz katater de denir. Genellikle boyundan bir ven seçilmektedir.
Periton diyalizi, diyaliz hastanın karnına cerrahi yöntemlerle periton diyaliz kateteri koyulur. Kanı filtrelemek için yapay bir cihaz kullanılmaz kendi karın zarı yani periton kullanılır. Tedavi süresinde “diyalizat” olan özel bir sıvı peritona gönderilmektedir. Birkaç saat sürer ve günde 4-6 kez yapılır. Hasta uyurken ya da uyanıkken gerçekleştirilebilmektedir.
Diyalize başlama işleme işlemi böbrek hastaları çoğunlukla serum kreatinin düzeyiyle takip sağlanır. Takip sonucunda kreatinin klirensi hesaplanır. Hastada bu seviye 15 ml/dakikanın altına indiğinde tedaviye başlanır. Bu durum hastadan hastaya farklılık gösterebilmektedir. Kesin karar doktor tarafından verilir. Bazı durumlarda da serum kreatinini çok fazla yükselmese de diyaliz tedavisi gerekebilir.
Böbrek fonksiyonlarında %90 oranında azalma gözlemlenen, kronik böbrek yetmezliğine bağlı kanamalarda, ılımlı bilişsel bozukluklarda, diyetlerle ve ilaçlarla kontrol altına alınamayan hipovolemi varsa, artan halsizlik, yorgunluk görülen hastalarda tedavi gerekebilmektedir.
Hastanın vücudunda birikmiş atık miktarı, diyaliz hastasının genel durumuna diyaliz seans süresi farklılık göstermektedir. Hemodiyaliz seansları 3-5 saat sürerken, periton diyalizi 1-2 saat sürmektedir. Hemodiyaliz haftada 3 kez günde 1 seans gerçekleştirilir, periton diyaliz ise haftada 5 kez günde 4 veya 6 saat uygulanır.