Çağımızın en tehlikeli hastalıklarından biri olan kanser, zorlu tedavi süreci ve ciddi sonuçları açısından insanları endişelendiriyor. Tam olarak sebebi ve tedavisi bulunamasa da hakkındaki araştırmalar devam ediyor. Bu anlamda kansere sebep olabilen ve insanların neredeyse her gün tükettiği 14 yiyeceği sizler için derledik.
Trans yağlar, gıda üreticileri tarafından yapılan ismine hidrojenleme denilen bir işlemle sıvıdan katıya dönüştürülerek elde edilir. Bu işlem çeşitli ürünlerin raf ömrünün uzaması amacıyla yapılır. Endüstriyel birer ürün olan trans yağ çeşitleri, vücut sağlığı için oldukça zararlıdır. Birçok paketli gıdanın içeriğinde bulunan bu yağ aşırı tüketildiği takdirde kanser etkeni olmasının yanında birçok ciddi hastalığa da neden olabilir. Alternatif olarak yine bu tür bir tada sahip besin tüketmek istenildiğinde doymuş yağ içeren tereyağı gibi gıdalar fazla olmamak koşulu ile tercih edilebilir.
Bu grupta işlenmiş ve tütsülenmiş kırmızı etler bulunur. Bunlar; sıkça yenen hamburger etleri, sosis, salam gibi şarküteri ürünlerdir. İşlenmiş gıdaları işleme sırasında tehlikeli miktarda kimyasallarla beraber, korumak için tuz, nitrat ve nitrit gibi tuzlar da ayrıca büyük miktarlarda eklenir. Katkı maddeleri besinlerin lezzetini artırsa da, sağlık açısından ciddi bir risk taşır. Her gün yenilen işlenmiş etlerin kanser riskini %22'ye kadar arttırdığı çalışmalarda da gösterilmiştir.
Cipste yüksek derecede trans yağ ve soyumun dışında, vücudun tanımadığı yapay tatlar, koruyucu maddeler ve gıda renklendiren maddeler de bulunur. İstenen çıtır dokunun elde edilmesi amacıyla yüksek sıcaklıkta kızartılır ve sigarada da bulunan tanınmış bir kanserojen olan akrilamide için zemin hazırlar.
Doğal ortamından avlanıp tüketilen balıklar vücut için oldukça yararlıdır. Ancak çoğu çiftlik balığı yapay ortamlarda antibiyotiklerle, zirai ilaçlarla ve kimyasallarla dolu yemlerle beslenir. Taze balık yemek vücuda çok iyi gelebilir, fakat koruyucu maddeler ve katkı maddeleri işin içine girince insanı sağlığından edebilir.
Birçok yapay tatlandırıcı kimyasal işlemlerden geçerek üretilir. Bu üretim sırasında gerçekten güvenli olup olmadığını bilmeye imkan sağlayacak kadar veri de bulunmaz. Bazı araştırmalar yapay tatlandırıcı tüketmenin toksin bir madde olan DKP’nin (Diketopiperazin) vücutta birikmesine yol açtığını söyler. Bu da beyin tümörlerine sebep olabilecek bir etkendir.
Ulusal Kanser Enstitüsü’nün yaptığı araştırmalar aşırı alkol tüketiminin baş ve boyun, yemek borusu, karaciğer, meme ve kolon kanserleri ile ilgili olduğunu gösteriyor. Bireylerin beslenme alışkanlarını da kötü etkileyen alkol ayrıca içerdiği etanol sebebiyle asetaldehit denilen zararlı kimyasalında vücuda girmesine neden oluyor.
Yapılan son çalışmalar, düzenli bir şekilde aşırı sıcak içecekler tüketmenin yemek borunuza zarar verebileceğini ve boğaz kanserine neden olabileceğini göstermiştir. Araştırmacılar bunu 65 C olarak açıklıyor. Bu yüzden kahve ve çay tüketirken ağız yakmadan içmeye ve aşırı içmemeye özen gösterilmelidir.
Kaçınılması gereken üç beyazdan biri olan unun faydalı olmadığını neredeyse herkes bilir. Obezite gibi hastalıkların ana nedenlerinden olan un, ayrıca kansere neden olan besinler arasında da bulunur. Çünkü tahıllarda doğal olarak bulunan besin maddelerinin çoğu işlenirken tahrip edilir. Bu işlem sırasında bir kimyasal olan klor gazı ile unun ağartılması sağlanır. Kullanılan alloksan maddelerden dolayı yüksek glisemik endekse sahip olan bu besinler, kandaki şeker üzerinden kanser hücrelerini de tetikleyebilir.
Organik olmayan meyveler ve sebzelerin içeriğinde atrazin, tiyodikarb ve organofosfatlar gibi çok tehlikeli pestisitler vardır. Atrazin, kişide ciddi sağlık ve üreme problemlerine sebep olduğu bilinen bir kimyasal maddedir. Ne yazık ki, ürünü yıkama üzerindeki kimyasal kalıntılarını temizlemede yeterli değildir.
Mısır şurubu, genel olarak rafine şeker ve bilhassa paketlenmiş gıdalarda bulunur. Bu yapay tatlandırıcı, kanser hücrelerinin en sevdiği besin maddesi olarak bilinir. Direkt kansere yol açmaz. Ancak kanser hücrelerinin süratle çoğalmasına ve büyümesine yol açabilir.
Daha fazla kar elde etmek için besinlerin raf ömrünü, lezzetini veya içeriğini değiştirmek amacıyla DNA’larına müdahale edilmesi, insan sağlığı için bir tehdit oluşturuyor. Yapılan araştırmalara göre GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) yiyecekler kanser, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları gibi birçok sağlık problemine neden oluyor. Bu yüzden mümkün olduğunca organik gıdaları tüketmek, kanser gibi hastalıklardan korunmak için önemlidir.
Salamura yiyeceklerin sertleşmesi ve uzun süre taze kalmaları için içine nitratlar veya nitritler, tuz ve sirke kombinasyonu konulur. Yanı sıra yapay renklendirici de katılabilir. Sirkenin bazı sağlıklı özelliklere sahiptir, ancak turşu gibi gıdalardaki yüksek tuz seviyesi ve nitratlar nitritler sağlığı bozucu özellik taşıyabilir.
Konserve yiyeceklerin problem yaratmasındaki neden depolama alanından dolayıdır. Neredeyse tüm alüminyum kutular, bisfenol-A ya da kısaca kansere yol açan BPA ile kaplıdır. Domatesler ve asit oranı yüksek olan diğer gıdaları konserve kutusundan tüketmek oldukça risklidir.
Patlamış mısır da lezzetli olmasının yanında kansere yol açabilen besinler arasında bulunur. Yapılan araştırmalara göre, hazır patlamış mısırlar paketlenirken kullanılan malzeme, PFOA içeriği ile karaciğer ve bağışıklık sisteminde zarara neden olabilir. Normal şartlarda faydalı bir besin olan mısırın mikrodalga fırında patlatılması ise kanser gibi hastalıkların etkenlerinden olabilir.