Diyabet halk arasında bilinen ismi ile şeker hastalığı, çağımızın en yaygın hastalıkları arasında ilk sıralarda gelir. Birçok ölümcül hastalığın sebebi olan diyabet, bazı nedenlerden dolayı vücutta yeteri kadar insülin hormonu üretilememesi sonucu gelişir. Ömür boyu tedavi edilmesi gereken bu ciddi hastalık için tedaviye düzenli olarak uyulmaması, böbrek hasarından, görme problemlerine kadar birçok kalıcı sağlık sorununa yol açabilir. Bu yüzden hastalar veya potansiyeli olan kişilerin düzenli şeker kontrollerini yaptırmaları hayati bir önem taşır.
Diabetes mellitus halk arasında bilinen ismi ile şeker hastalığı, genel olarak kandaki şeker seviyesinin normalin üzerine çıkması sonucu normal şartlarda şeker olmaması gereken idrara içerisine şeker bulunmasıdır. Dünyada ve ülkemizde yaygın görülen bu hastalıklardan biridir. Diyabet değişik türde meydana gelebilir. Sıkça idrara çıkmak ve çok susamak diyabete özel belirtilerdendir. Bu semptomlar pankreasın ürettiği insülinin yetersiz olmasından ya da insüline karşı dokuların direnç göstermesinden veya her iki nedenin birleşiminden dolayı da olabilir.
Diyabet çeşitleri en son şekillendiği türlere göre aşağıdaki gibidir:
Tip1 diyabet: Pankreastaki hücre yıkımına bağlı olarak insülinin mutlak yokluğu bulunur.
Tip2 diyabet: İlerleyici insülin direnci bulunur.
Gebelik diyabeti (Gestasyonel): Hamilelik ile oluşan ve genellikle doğum sonrası iyileşen bir türdür.
Diğer diyabet türleri: Hormonal bozukluklar, kanserler, genetik bozukluklar veya bazı ilaçlardan dolayı gelişen diyabet tipleridir.
Toplumda genellikle tip1 ve tip2 diyanet yaygın olarak görülür.
Diyabet hastalığının bazı karakteristik semptomları bulunur. Bunlar arasında; fazla yemek yeme ve doymama hissi, sık sık idrara çıkma isteği, ağızda kuruluk olması, ağıza tatlılık gelmesi ve aşırı miktarda su içme isteği sayılabilir. Bunların haricinde görülen şeker hastalığı belirtileri ise şu şekilde olabilir:
Şeker hastalığı için yapılan araştırmaların neticesinde meydana gelmesinde genetik ve çevresel etkenlerin olduğu öngörülmüştür. Ana tür olarak tip1 ve tip2 olan diyabet bu çeşitlere göre farklı nedenlerden dolayı oluşur. Tip1 diyabette en büyük etken genetik faktörler olmakla beraber yanı sıra, kan şekerinin düzenlenmesini sağlayan insülin hormonunu üreten pankreasa virüslerin hasar vermesidir. Ayrıca vücudun bağışıklık sisteminde gelişen sorunlarda diyabet oluşmasında etkendir. Daha sık görülen tip 2 diyabet nedenleri ise şu şekilde sıralanabilir:
Diyabet tanısı için ilk olarak açlık kan şekeri ve oral glukoz tolerans testi (OGTT) yani şeker yükleme testi yapılır. Normal şartlarda sağlıklı insanların açlık kan şekeri ortalama 70-100 mg/Dl aralığındadır. Ancak 126 mg/Dl’nin üzerinde bir açlık kan şekeri olması şeker hastalığı teşhisi için yeterlidir. Kişide ilgili değerin 100-126 mg/Dl olması halinde OGTT yapılarak tokluk kan şekeri de tespit edilir. OGTT’nin öğün başlangıcından 2 saat sonra yapılması sonucu;
Ayrıca, HbA1C testi 3 aylık kan şekeri sonuçlarını veren bir tetkiktir. Bu testin %7’den yüksek olması da diyabet teşhisi konulması için yeterlidir.
Şeker hastalığı için uygulanan tedavi yöntemleri hastalığın türüne göre farklılık gösterir. Tip1 diyabette insülin tedavisinin yanı sıra beslenme tedavisi de dikkatli bir şekilde uygulanmalıdır. Hastanın yeme düzeni hekimin belirlediği insülin dozuna ve planına uygun bir şekilde diyetisyen ile şekillenir. Bu sayede besinlerin karbonhidrat içeriklerine uygun olarak ayarlanan karbonhidrat sayımı uygulaması, tip1 diyabeti olan kişilere kolaylık sağlar. Tip 2 diyabet hastalarında ise diyet düzeni oluşturulmasının yanında, hücrelerin insülin salınımını ve duyarlılığını artırmak için oral yoldan alınan antidiyabetik ilaçlar reçete edilir.
Diyabet hastalığında tedaviye önem gösterilmediği zaman; şeker seviyesinin yükselmesi, sinir harabiyeti, böbreklerde hasar oluşumu, göz retinasında hasar oluşumu gibi farklı komplikasyonlara neden olabilir. Bu yüzden hastaların düzenli bir şekilde kontrollerini yaptırmaları oldukça önemlidir.